Psikolojik Güvenliğin Bilimsel Temelleri

Psikolojik Güvenliğin Bilimsel Temelleri

Konu liderlik olduğunda bahsettiğimiz duygusal zeka yetkinlikleri amaç değil birer araç olarak görülmeli. Esas amaç güven ortamı oluşturmaktır. Çünkü güven ortamı olmadığında herhangi bir kişilerarası ilişki sağlıklı şekilde kurulamaz. Operasyonel hiç bir fonksiyon sağlıklı şekilde yerine getirilemez.

Psikolojik Güvensizlik

Güvenin düşük olduğu ortamlarda insanlar kendileri gibi olmaktan çekinirler. Güven ortamı yoksa açık iletişimden ya da geribildirim kültüründen bahsetmek mümkün değildir.

Bir toplantıda yönetici hariç kimse konuşmuyorsa, fikir beyan etmiyorsa, bir şey anlaşılmadığında dahi kimse soru sormaya yeltenmiyorsa o ortamda psikolojik güvenlik var mı yok mu bakmak gereklidir.

Psikolojik güvenlik yoksa kimse varolan problemler üzerine konuşmaz, ses çıkartılmaz. Böyle bir hava organizasyonun geleceğini elbette tehlikeye atar. Kimse güvende hissetmediği yerde değil çalışmak bulunmak dahi istemez. İşe gelmek bir zul olur ve pazartesi sendromu tüm yoğunluğuyla yaşanır.

Biz Seminer Fabrikası olarak pazartesi sendromunu pazartesi motivasyonuna çevirmek istiyoruz. Çalışan iş hayatında en başta güvende hissettiğinde pazartesi sabahı hevesle yataktan kalkıp işe gitme motivasyonunu inşa etmek mümkün olacaktır. Amaç anlam odaklı kariyer yaklaşımı psikolojik güvenlik temeli üzerine inşa edilebilir.

En Temel Dürtümüz: Hayatta Kalmak

İnsan canlısı her anlamda güvene ihtiyaç duyar.

İnsan beyni her an yönettiği organizmanın güvende mi, tehlikede mi olduğunu anlamaya çalışır.

Beynimiz otomatik çalışan sinir devreleriyle bizi tehlikeli olarak algıladığı ortamlardan uzak tutup güvenli alanlarda bulunmaya yönlendirir. Bunu da duygular vasıtasıyla yapar.

Hissettiğimiz tatsız duygular beynimizin bizimle konuşma şeklidir, davranış çıktısı olarak bizi o koşullardan kaçınmaya yönlendirir. Hissettiğimiz olumlu duygularsa o koşullara yönlenmeyi sağlar. Liderliğin Kimyası eğitim içeriğinde nöro-bilim araştırmaları sonuçlarıyla harmanlanmış bu konuya ait ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

Biyolojimiz İş Hayatımızı Şekillendirmekte Nasıl Rol Oynuyor

Evrimsel psikoloji açısından bakıldığında insanın en temel eğilimi tehlikeden uzaklaşıp hayatta kalma eğilimidir. Bu ihtiyacı hem insan biyolojisi açısından, hem çevresel açıdan hem de insan psikolojisi açısından okuyabiliriz.

Biyoloji açısından bedenimize ihtiyacı olan kaloriyi besinler aracılığıyla sağlamak ve bedensel acıdan kaçınmak, sosyal olarak bize zarar vermeyeceğini bildiğimiz insanlarla birlikte olmak ve psikolojik olarak da tüm bu faktörlerin bir araya gelmesi sayesinde hissettiğimiz güven duygusu örnek verilebilir.

Tüm bunların tersi bizde kaçınma davranışı oluşturur.

Uzun ve yorucu bir iş gününden sonra tek istediğimiz eve ışınlanıp, koltuğumuza uzanıp en sevdiğimiz diziyi seyretmekse bu motivasyonun temelinde bile yukarıda bahsi geçen otomatik devreler vardır. Güvenli hissettiğimiz, kimsenin canımızı sıkmadığı alanda olmak isteriz.

Pazartesi sendromu yaşıyorsak, aslında beynimiz bizi “iyi ve güvende” hissetmediğimiz iş yerine götürmek istemediği için ayaklarımız geri geri gidiyordur.

Yani pazartesi sendromunun kökeninde hangi bilimsel değişkenler rol oynuyor bunu biliyoruz. Bu sebeple bilimsel araştırmaların çıktısı eşliğinde organizasyonel olarak istikrarlı şekilde çalışarak pazartesi sendromunu pazartesi motivasyonuna çevirmek mümkün.

Dr. Yasemin Manavbaşı, MBA, ACC